29 Temmuz 2012 Pazar

3 gün önce

Cenevre havalimanı otopark çıkışında sakin görünen bir köşeye atölyemizi kurduk. Pit stop el çabukluğu ile herkes kendi bisikletini kurmaya başladı. Benim bisikletim sert kutu (business class) içinde seyahat edeceğinden Deniz ve Çağrı kadar sarmalamamıştım, bu nedenle sünger ve blister ambalajları (patpat) aşıp bisiklete varmam daha kısa sürdü. Saat 12'yi geçiyordu ve önümüzde henüz başlanmamış 120 kilometrelik uzun bir etap vardı. kendi bisikletimin ince ayarlarını Deniz'e bırakıp yol arkadaşlarıma yardıma koyuldum. Diğer iki soft case'den çıkan bisikletlerde bir parça diğerini tutmuyordu, cantlar yamulmuş, kaza yapmış çizgi film arabası tekeri gibi yampiri dönüyordu. Yola çıkmadan bakıma soktuğumuz bisikletlerin fren ve vites ayaları darmadağın olmuştu. Hard case'e rağmen benim bisikletimde bile diskler yamulmuş, yuvalarına sürtüyordu. İstanbul' da yağ gibi kayan bisiklet demir doğrama atölyesi kadar ses çıkarıyordu.

Bu ana kadar tanı koyabildiğimiz hasarların hiçbiri tamir edilemez değildi, sadece bisikletçiye gitmemizi gerektiriyordu ve bize iş çıkartarak birinci durağımıza göre saatimizi geçe kaydırıyordu. Saat 1'e gelirken 3 bisiklet de şeklini almıştı. Son ayarlamalar yapılırken Deniz'in tezgahından okkalı bir küfür yükseldi. Arka tekeri rayında rahat dönmyordu, kısa bir muayenenin sonunda arka tekere ait fren diskinin yuvasını (balatalarını) taşıyan iki vida kulağının fren yuvası ile birlikte tekere doğru yamulmuş olduğunu gördük. Tekeri çıkarıp incelediğimizde ise iki kulaktan arkadakinin kırık olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık bir dakika süren bir sessizlik ve hareketsizlikten sonra Deniz bina kenarındaki beton çıkıntıya oturdu, derin bir nefesin sonuyla bize tur için şans diledi ve ardından İstanbul'a dönmek için toplanmaya başladı. Saat 1 buçuğa yaklaşırken tura daha başlayamamış, dahası iki kişi kalmıtık.

Bu noktada birkaç teknik ayrıntıya değinmeye gerek duyuyorum. Tek bir vida kulağının kırılması ile koca bir Avrupa şehrinde neden diskalifiye olunur? Olunabiliyorsa da neden o kulak oraya hala konur (trenin son vagonu)? Şöyle ki, disk frenli bisikletlerde balatalarn yuvası ana kadronun uzantısı olan 2 adet kulağa vidalanmış halde bulunur. Bunlardan bir tanesi serbest kalırsa fren yuvasında döner ve zaten milimetrik bir boşlukta hareket eden diski sıkıştırır. Yani frenin tutmaması değil, tekerin dönmemesi söz konusu olur. (Bu ayrıntı tura halen devam eden Deniz'in güvenliği hakkında duyulan endişeler içindir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder